Hayvanlardan Kusursuz Yaratılış Örnekleri
1 sayfadaki 1 sayfası
Hayvanlardan Kusursuz Yaratılış Örnekleri
"Allah, yedi
göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında
durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın her şeye güç yetirdiğini ve
gerçekten Allah'ın ilmiyle her şeyi sarıp-kuşattığını bilip- öğrenmeniz
için." (Talak Suresi, 12)
Ceylanlardaki Soğutma Sistemi
Hepimizin
bildiği gibi arabaların soğutma sistemleri vardır. Su veya soğutucu
madde motorun etrafında dolaşır. Radyatöre taşınır ve hava ile tekrar
motora dönmeden önce bir kez daha soğutulur. Eğer motor soğutulmazsa
aşırı derecede ısınacak ve çatlayacaktır. Ancak bu ve benzeri soğutma
sistemlerini kullananlar sadece insanlar değildir. Sıcakkanlı her
canlının ısı kontrol mekanizması vardır. Örneğin Afrika'nın hızlı koşan
ceylanı düşmanlarından kaçmak için uzun ve hızlı koşular yapmalıdır. Bu
hızlı eylem ceylanın vücut ısısını oldukça yükseltir. Ancak ceylanın
hayatta kalabilmesi için beyninin vücudundan daha serin olması
gerekmektedir. Ceylanların ve benzer hayvanların nefes borularının
yanında küçük kılcal damarlarla yayılan bir kan havuzu vardır. Daha
sonra bu küçük kılcal damarlar bir araya gelerek beyne kan taşıyan tek
bir damar haline dönüşür. Saatte 40 km. hızla 4 dakika koşan bir
ceylandaki ısı farkı ölçülmüştür ve bu canlının vücut ısısının 27,7oC'den 33,9oC'ye çıktığı gözlenmiştir. Ancak beynin ısısı asla 30oC'yi aşmamaktadır ve bu da hayvan için yeterli bir ısıdır. (Harun Yahya)
Ceylan,
beynindeki bu soğutma sistemi olmadan yaşayamaz. Ceylanın beyninin
serin kalması için onu kusursuz bir tasarıma sahip doğal soğutma
sistemiyle yaratan üstün yaratış sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
(It Couldn't Just Happen, Lawrence O. Richards, Sweet Publication,
1987, s.108)
Afrika Fare Kuşlarının Fedakarlığı
Afrika
fare kuşları, bir ağaç dalına topluca konan arılar gibi kümelenirler.
Dalın ucundaki meyveye her birey ulaşamayacağı için, dalın en ucundaki
kuşun kopardığı meyve, gagadan gagaya geçirilerek diğerlerine
ulaştırılır. Mevcut meyvelerin herkese yetmemesi asla sorun yaratmaz.
Başka bir meyveli dala konduklarında öncelikle yeterince beslenmemiş
olanlara dağıtım işi başlatılır. (Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:298, Eylül 1992, Erdoğan Sakman)
Tüm
canlıların sadece kendilerini düşündüklerini ve doğada bencil bir yaşam
mücadelesi olduğunu öne süren Darwinizm, bu kuşların gösterdikleri
davranış karşısında açmaza düşmektedir. Bu hayvanların gösterdikleri
tüm fedakar davranışlar, Darwinizm'in temel dayanaklarını
çürütmektedir. Bu canlıları ve onların gösterdikleri akılcı
davranışları yaratan, sonsuz ilim sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
Karıncalar Asit Fabrikası Kurabilir mi?
Hemen
her yerde görmeye alışkın olduğumuz karıncaların vücutlarında birer
kimya laboratuvarı olduğunu biliyor muydunuz? Karıncaların küçük
bedenlerinde yaratılmış olan bu muazzam mekanizma, çok özel bir tasarım
örneğidir. Karıncaların vücutlarında, formik asit (H2CO2)
isimli kimyasal maddeyi üreten bezler vardır. Antibiyotik etkisine
sahip bu maddeyi, karıncalar düzenli olarak vücutlarına sürerler.
Bu
şekilde, hem yuvalarında hem de kendi üzerlerinde bakteri ve mantar
oluşumunu engellemiş olurlar. Karıncaların vücutlarından salgılanan bu
asitten haberdar olmaları ve bunu nasıl kullanacaklarını bilmeleri
elbette ki hayranlık uyandıran bir yaratılış delilidir. Bunun gibi bir
diğer hayranlık uyandıran delil ise, başka canlıların da karıncaların
bu özelliğinin farkında olup, bundan yararlanmasıdır. Örneğin bazı kuş
türleri karıncaların toplu halde bulundukları yerlere giderek, onların
tüylerinin arasında dolaşmalarına izin verirler. Bunun sonucunda bütün
vücudu formik aside bulanan kuş, üzerindeki tüm parazitlerden kurtulmuş
olur. Bir karıncanın, mantara karşı formik asidin etkili olduğunu
kendiliğinden bilmesi veya bu asidin formülünü bir şekilde öğrenmesi
mümkün değildir. Normal şartlarda son derece tehlikeli bir kimyasal
olan formik asitten hiçbir şekilde zarar görmemeyi başarması ise
oldukça zordur. Dahası kuşların karıncalarda formik asit olduğunu ve
bunu parazitlerinden kurtulmak için kullanabileceklerini bilmeleri
imkansızdır. Böylesine etkili bir kimyasalın kendiliğinden ortaya
çıkması mümkün değildir. Bu kimyasalın antiseptik özelliklerini
gösterebilmesi, kendine has niteliklere tam olarak sahip olabilmesi
için içerdiği tüm elementlerle birlikte özel olarak üretilmesi
gereklidir. Bu ise, bir kimya laboratuvarının varlığını gerektirir.
Bunun
yanı sıra, karıncanın bedeninde asit üretilirken, aynı zamanda bundan
korunmasını sağlayacak özel bir mekanizmaya da ihtiyaç vardır. Bu
mekanizma olmadan, karınca bu mucizevi işlemi ne kadar kusursuz yaparsa
yapsın, ürettiği maddeden mutlaka zarar görecektir. Dolayısıyla karınca
hem üretim hem de korunma mekanizmalarının ikisine de aynı anda sahip
olmalıdır. Böyle bir sistemin evrimcilerin iddia ettiği gibi aşama
aşama oluşma imkanı yoktur. Bu mucizevi varlıkları ve sahip oldukları
kusursuz özellikleri yaratan, karınca yuvalarına giderek formik asitten
faydalanmalarını kuşlara ilham eden de kuşkusuz ilim bakımından her
şeyi kuşatan Allah'tır.
Timsah Böceği
Takma
adı timsah böceği olan Laternaria, Güney Amerika'nın tropik
ormanlarında yaşayan bir ağaç böceğidir. Böceğin burun kısmındaki
yumrular onu bir ağaç dalına benzetmektedir. Gözü andıran koyu benekler
aynı zamanda bir yaprak üzerindeki küflü kısımları da
çağrıştırmaktadır. Bunlar bir böcek için en iyi savunma sistemi olan
kamuflaj'ın temel gereklilikleridir. Ancak Laternaria'nın savunma
stratejisi sadece kamuflaj üzerine kurulmamıştır. Pennsylvania
Üniversitesi'nden Tropikal Biyolog Daniel Janzen'e göre bu böcek, bir
maymun ya da kuşta korku etkisi uyandıracak kadar bir kertenkeleye
benzemektedir. Eğer tüm bunlar bir maymun, sincap ya da kuşu aldatmaya
yetmezse, o zaman timsah böceği önce, kanatlarını çırparak kocaman
gözlerini sergiler, bu yöntemle saldırganı korkutup kaçıramazsa böcek
bu kez, şiddetli sarımsak kokulu, etkili bir kimyasal madde salgılar.
Bu yöntem de etkili olmazsa, geniş kafasını ağaca vurarak sersemletici
bir ses çıkarır ve düşmanını korkutmaya çalışır. Fakat bütün bu pasif
savunma yöntemleri başarısız kalırsa, timsah böceği en etkili silahını
kullanır, uçarak uzaklaşır. Görüldüğü gibi bu böceğin kendini koruması
için gereken savunma sistemleri belli bir sıralamayla kusursuz bir
şekilde işlemektedir. Timsah böceği Allah'ın kendisine lütfettiği
mükemmel yaratılışı sonucu kendinden birkaç kat büyük canlıları dahi
caydırmayı başarır ve bu sayede yaşamını sürdürür.
Karıncalardan Zehir Üreten Altın Kurbağa
Tüm
canlılarda Allah’ın üstün sanatı hâkimdir. Allah Kuran’da insanları
çevrelerindeki yaratılış delillerini düşünmeye ve incelemeye çağırır.
Bilimsel araştırmalar Allah’ın Kuran’da bildirdiği bu emrini yerine
getirmemiz için önemli bir bilgi kaynağını oluşturur. Bu araştırmalar
vesilesiyle Allah’ın üstün aklını, ilmini ve sonsuz gücünü daha iyi
kavrarız.
İnsanlardan,
hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır.
Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri
titreyerek-korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır,
bağışlayandır. (Fatır Suresi, 28)
Geçtiğimiz
günlerde Orta ve Güney Amerika’da yaşayan altın kurbağalar üzerinde
yapılan araştırma da bunun bir örneğidir. Altın kurbağalar, görüntüleri
çok güzel olmasına rağmen, salgıladığı zehir nedeniyle son derece
tehlikeli hayvanlardır. Bu zehrin kaynağı ise derisinden salgıladığı
alkaloid adlı bir kimyasal maddedir. Tek bir altın kurbağanın
salgıladığı zehir, 10 insanı öldürebilecek kuvvettedir. Araştırmacılar,
altın kurbağanın bu toksinleri “özenli besin seçimi” sayesinde elde
ettiğini keşfettiler. Altın kurbağaların bol miktarda “karınca” ihtiva
eden beslenme şekilleri sayesinde alkoloid ürettiklerini
belirlemişlerdir. Kolombiya Üniversitesi’nden Valerie Clarck ve New
York Doğa Tarihi Müzesi çalışanları Madagaskar’da yaşayan kurbağa
türlerinden aldıkları 3 farklı zehri analiz ederek, kurbağaların
yedikleri karıncalar sayesinde, toksik salgılar ihtiva eden kimyasallar
salgıladıklarını belirlediler. Bu kurbağalar, karıncaları, hem
beslenmek amacıyla hem de kendilerini korumalarını sağlayan zehri
üretmek amacıyla kullanmaktadırlar. (*)
-Altın kurbağalar kendilerini savunmak için zehir üretmeleri gerektiğini nereden bilmektedir?
-Kimya
bilgisine sahip olmayan kurbağalar, karıncaları yiyerek, bu zehri
üretebileceklerini, ihtiyaç duyacakları kimyasal maddelerin karıncada
olduğunu, nereden bilmektedir?
-10 kişiyi
öldürebilecek kuvvetteki zehrin üretilmesini sağlayan karıncalar, nasıl
olup da kurbağaya hiçbir zarar vermemektedir?
-Laboratuarı olmayan, test yapamayan kurbağalar, yediği karıncaların
kendisine zarar vermeyeceğini nereden bilmektedir?
Aklı
ve şuuru olmayan bu iki canlının, tüm bu karmaşık işlemlere kendi
kendilerine karar verdiklerini ve uyguladıklarını düşünmek elbette
imkansızdır. Kurbağaların bu üstün özellikleri, Allah’ın sonsuz yaratma
gücünün bir delilidir. Allah bir Kuran ayetinde, bu gerçeği şöyle
bildirir:
Şüphesiz
göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde
temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. (Al-i İmran Suresi, 190)
göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında
durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın her şeye güç yetirdiğini ve
gerçekten Allah'ın ilmiyle her şeyi sarıp-kuşattığını bilip- öğrenmeniz
için." (Talak Suresi, 12)
Ceylanlardaki Soğutma Sistemi
Hepimizin
bildiği gibi arabaların soğutma sistemleri vardır. Su veya soğutucu
madde motorun etrafında dolaşır. Radyatöre taşınır ve hava ile tekrar
motora dönmeden önce bir kez daha soğutulur. Eğer motor soğutulmazsa
aşırı derecede ısınacak ve çatlayacaktır. Ancak bu ve benzeri soğutma
sistemlerini kullananlar sadece insanlar değildir. Sıcakkanlı her
canlının ısı kontrol mekanizması vardır. Örneğin Afrika'nın hızlı koşan
ceylanı düşmanlarından kaçmak için uzun ve hızlı koşular yapmalıdır. Bu
hızlı eylem ceylanın vücut ısısını oldukça yükseltir. Ancak ceylanın
hayatta kalabilmesi için beyninin vücudundan daha serin olması
gerekmektedir. Ceylanların ve benzer hayvanların nefes borularının
yanında küçük kılcal damarlarla yayılan bir kan havuzu vardır. Daha
sonra bu küçük kılcal damarlar bir araya gelerek beyne kan taşıyan tek
bir damar haline dönüşür. Saatte 40 km. hızla 4 dakika koşan bir
ceylandaki ısı farkı ölçülmüştür ve bu canlının vücut ısısının 27,7oC'den 33,9oC'ye çıktığı gözlenmiştir. Ancak beynin ısısı asla 30oC'yi aşmamaktadır ve bu da hayvan için yeterli bir ısıdır. (Harun Yahya)
Ceylan,
beynindeki bu soğutma sistemi olmadan yaşayamaz. Ceylanın beyninin
serin kalması için onu kusursuz bir tasarıma sahip doğal soğutma
sistemiyle yaratan üstün yaratış sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
(It Couldn't Just Happen, Lawrence O. Richards, Sweet Publication,
1987, s.108)
Afrika Fare Kuşlarının Fedakarlığı
Afrika
fare kuşları, bir ağaç dalına topluca konan arılar gibi kümelenirler.
Dalın ucundaki meyveye her birey ulaşamayacağı için, dalın en ucundaki
kuşun kopardığı meyve, gagadan gagaya geçirilerek diğerlerine
ulaştırılır. Mevcut meyvelerin herkese yetmemesi asla sorun yaratmaz.
Başka bir meyveli dala konduklarında öncelikle yeterince beslenmemiş
olanlara dağıtım işi başlatılır. (Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:298, Eylül 1992, Erdoğan Sakman)
Tüm
canlıların sadece kendilerini düşündüklerini ve doğada bencil bir yaşam
mücadelesi olduğunu öne süren Darwinizm, bu kuşların gösterdikleri
davranış karşısında açmaza düşmektedir. Bu hayvanların gösterdikleri
tüm fedakar davranışlar, Darwinizm'in temel dayanaklarını
çürütmektedir. Bu canlıları ve onların gösterdikleri akılcı
davranışları yaratan, sonsuz ilim sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
Karıncalar Asit Fabrikası Kurabilir mi?
Hemen
her yerde görmeye alışkın olduğumuz karıncaların vücutlarında birer
kimya laboratuvarı olduğunu biliyor muydunuz? Karıncaların küçük
bedenlerinde yaratılmış olan bu muazzam mekanizma, çok özel bir tasarım
örneğidir. Karıncaların vücutlarında, formik asit (H2CO2)
isimli kimyasal maddeyi üreten bezler vardır. Antibiyotik etkisine
sahip bu maddeyi, karıncalar düzenli olarak vücutlarına sürerler.
Bu
şekilde, hem yuvalarında hem de kendi üzerlerinde bakteri ve mantar
oluşumunu engellemiş olurlar. Karıncaların vücutlarından salgılanan bu
asitten haberdar olmaları ve bunu nasıl kullanacaklarını bilmeleri
elbette ki hayranlık uyandıran bir yaratılış delilidir. Bunun gibi bir
diğer hayranlık uyandıran delil ise, başka canlıların da karıncaların
bu özelliğinin farkında olup, bundan yararlanmasıdır. Örneğin bazı kuş
türleri karıncaların toplu halde bulundukları yerlere giderek, onların
tüylerinin arasında dolaşmalarına izin verirler. Bunun sonucunda bütün
vücudu formik aside bulanan kuş, üzerindeki tüm parazitlerden kurtulmuş
olur. Bir karıncanın, mantara karşı formik asidin etkili olduğunu
kendiliğinden bilmesi veya bu asidin formülünü bir şekilde öğrenmesi
mümkün değildir. Normal şartlarda son derece tehlikeli bir kimyasal
olan formik asitten hiçbir şekilde zarar görmemeyi başarması ise
oldukça zordur. Dahası kuşların karıncalarda formik asit olduğunu ve
bunu parazitlerinden kurtulmak için kullanabileceklerini bilmeleri
imkansızdır. Böylesine etkili bir kimyasalın kendiliğinden ortaya
çıkması mümkün değildir. Bu kimyasalın antiseptik özelliklerini
gösterebilmesi, kendine has niteliklere tam olarak sahip olabilmesi
için içerdiği tüm elementlerle birlikte özel olarak üretilmesi
gereklidir. Bu ise, bir kimya laboratuvarının varlığını gerektirir.
Bunun
yanı sıra, karıncanın bedeninde asit üretilirken, aynı zamanda bundan
korunmasını sağlayacak özel bir mekanizmaya da ihtiyaç vardır. Bu
mekanizma olmadan, karınca bu mucizevi işlemi ne kadar kusursuz yaparsa
yapsın, ürettiği maddeden mutlaka zarar görecektir. Dolayısıyla karınca
hem üretim hem de korunma mekanizmalarının ikisine de aynı anda sahip
olmalıdır. Böyle bir sistemin evrimcilerin iddia ettiği gibi aşama
aşama oluşma imkanı yoktur. Bu mucizevi varlıkları ve sahip oldukları
kusursuz özellikleri yaratan, karınca yuvalarına giderek formik asitten
faydalanmalarını kuşlara ilham eden de kuşkusuz ilim bakımından her
şeyi kuşatan Allah'tır.
Timsah Böceği
Takma
adı timsah böceği olan Laternaria, Güney Amerika'nın tropik
ormanlarında yaşayan bir ağaç böceğidir. Böceğin burun kısmındaki
yumrular onu bir ağaç dalına benzetmektedir. Gözü andıran koyu benekler
aynı zamanda bir yaprak üzerindeki küflü kısımları da
çağrıştırmaktadır. Bunlar bir böcek için en iyi savunma sistemi olan
kamuflaj'ın temel gereklilikleridir. Ancak Laternaria'nın savunma
stratejisi sadece kamuflaj üzerine kurulmamıştır. Pennsylvania
Üniversitesi'nden Tropikal Biyolog Daniel Janzen'e göre bu böcek, bir
maymun ya da kuşta korku etkisi uyandıracak kadar bir kertenkeleye
benzemektedir. Eğer tüm bunlar bir maymun, sincap ya da kuşu aldatmaya
yetmezse, o zaman timsah böceği önce, kanatlarını çırparak kocaman
gözlerini sergiler, bu yöntemle saldırganı korkutup kaçıramazsa böcek
bu kez, şiddetli sarımsak kokulu, etkili bir kimyasal madde salgılar.
Bu yöntem de etkili olmazsa, geniş kafasını ağaca vurarak sersemletici
bir ses çıkarır ve düşmanını korkutmaya çalışır. Fakat bütün bu pasif
savunma yöntemleri başarısız kalırsa, timsah böceği en etkili silahını
kullanır, uçarak uzaklaşır. Görüldüğü gibi bu böceğin kendini koruması
için gereken savunma sistemleri belli bir sıralamayla kusursuz bir
şekilde işlemektedir. Timsah böceği Allah'ın kendisine lütfettiği
mükemmel yaratılışı sonucu kendinden birkaç kat büyük canlıları dahi
caydırmayı başarır ve bu sayede yaşamını sürdürür.
Karıncalardan Zehir Üreten Altın Kurbağa
Tüm
canlılarda Allah’ın üstün sanatı hâkimdir. Allah Kuran’da insanları
çevrelerindeki yaratılış delillerini düşünmeye ve incelemeye çağırır.
Bilimsel araştırmalar Allah’ın Kuran’da bildirdiği bu emrini yerine
getirmemiz için önemli bir bilgi kaynağını oluşturur. Bu araştırmalar
vesilesiyle Allah’ın üstün aklını, ilmini ve sonsuz gücünü daha iyi
kavrarız.
İnsanlardan,
hayvanlardan ve davarlardan da renkleri böyle değişik olanlar vardır.
Kulları içinde ise Allah'tan ancak alim olanlar 'içleri
titreyerek-korkar'. Şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır,
bağışlayandır. (Fatır Suresi, 28)
Geçtiğimiz
günlerde Orta ve Güney Amerika’da yaşayan altın kurbağalar üzerinde
yapılan araştırma da bunun bir örneğidir. Altın kurbağalar, görüntüleri
çok güzel olmasına rağmen, salgıladığı zehir nedeniyle son derece
tehlikeli hayvanlardır. Bu zehrin kaynağı ise derisinden salgıladığı
alkaloid adlı bir kimyasal maddedir. Tek bir altın kurbağanın
salgıladığı zehir, 10 insanı öldürebilecek kuvvettedir. Araştırmacılar,
altın kurbağanın bu toksinleri “özenli besin seçimi” sayesinde elde
ettiğini keşfettiler. Altın kurbağaların bol miktarda “karınca” ihtiva
eden beslenme şekilleri sayesinde alkoloid ürettiklerini
belirlemişlerdir. Kolombiya Üniversitesi’nden Valerie Clarck ve New
York Doğa Tarihi Müzesi çalışanları Madagaskar’da yaşayan kurbağa
türlerinden aldıkları 3 farklı zehri analiz ederek, kurbağaların
yedikleri karıncalar sayesinde, toksik salgılar ihtiva eden kimyasallar
salgıladıklarını belirlediler. Bu kurbağalar, karıncaları, hem
beslenmek amacıyla hem de kendilerini korumalarını sağlayan zehri
üretmek amacıyla kullanmaktadırlar. (*)
-Altın kurbağalar kendilerini savunmak için zehir üretmeleri gerektiğini nereden bilmektedir?
-Kimya
bilgisine sahip olmayan kurbağalar, karıncaları yiyerek, bu zehri
üretebileceklerini, ihtiyaç duyacakları kimyasal maddelerin karıncada
olduğunu, nereden bilmektedir?
-10 kişiyi
öldürebilecek kuvvetteki zehrin üretilmesini sağlayan karıncalar, nasıl
olup da kurbağaya hiçbir zarar vermemektedir?
-Laboratuarı olmayan, test yapamayan kurbağalar, yediği karıncaların
kendisine zarar vermeyeceğini nereden bilmektedir?
Aklı
ve şuuru olmayan bu iki canlının, tüm bu karmaşık işlemlere kendi
kendilerine karar verdiklerini ve uyguladıklarını düşünmek elbette
imkansızdır. Kurbağaların bu üstün özellikleri, Allah’ın sonsuz yaratma
gücünün bir delilidir. Allah bir Kuran ayetinde, bu gerçeği şöyle
bildirir:
Şüphesiz
göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün ardarda gelişinde
temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır. (Al-i İmran Suresi, 190)
Geri: Hayvanlardan Kusursuz Yaratılış Örnekleri
Yumurta Kabuklarını Güçlendiren Benekler
Kuş
yumurtalarının üzerindeki beneklerin, bugüne kadar sadece kamuflaj
açısından elverişli olduğu düşünülürdü. Ancak yapılan son araştırmalar,
bu beneklerin aynı zamanda mekanik bazı işlevlerinin de olduğunu ortaya
çıkardı.
Allah yumurtayı
çok dayanıklı olarak yaratmıştır. Yumurtanın kabuğu, hem gelişmekte
olan civcivi dış darbelere karşı koruyacak ve hem de kuluçkaya yatan
annenin ağırlığını kaldırabilecek güçtedir. Ancak bazı bölgelerin
toprakları kalsiyum oranı açısından zayıftır. Bu bölgelerdeki kuş
yumurtalarının kabuklarında da, kalsiyum eksikliği görülmektedir. Bu
eksiklik yumurtaların bazı noktalarda daha kırılgan olmasına,
dayanıklılığının azalmasına neden olur. Ancak bu bölgelerde bulunan
yumurtaların bir başka dikkat çekici özelliği daha vardır. Bu
yumurtaların kabuklarının üzerinde oldukça fazla sayıda benekler
vardır.
Oxford Üniversitesi'nden Andrew Gosler ve ekibi, benekli yumurtaları olan Büyük Baştankara (Parus major)
kuşları üzerinde bir çalışma yapmışlardır(*). Andrew Gosler ve ekibi,
90 yumurta kabuğu üzerindeki desenleri incelemiş ve beneklerin yumurta
kabuğunun en zayıf olduğu noktaların üzerinde bulunduğunu tespit
etmişlerdir. Kalsiyum eksikliği nedeniyle kabuğun belli noktalarında
oluşan zayıflık, beneklerle desteklenerek kabuk güçlendirilmektedir.
Bilinç ve şuur sahibi olmayan bir yumurta, neslinin devamı için
kabuğunu güçlendirmesi gerektiğini nereden bilmektedir? Hiç kuşkusuz
yumurtanın her ayrıntısına sahip olan üstün akıl sahibi olan Yüce
Rabbimiz, kabuğu güçlendirecek mekanizmayı da en güzel biçimde
düzenlemiş ve nesillerin devamını garanti altına almıştır. Bu hikmetli
yaratılış, her canlının Allah’ın kontrolünde olduğunun ve en kusursuz
şekilde yaratıldığının delillerindendir Allah bir Kuran ayetinde şöyle
bildirir:
O'nun,
alnından yakalayıp-denetlemediği hiç bir canlı yoktur. Muhakkak benim
Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı
korumaktadır.) (Hud Suresi, 56)
Allah'ın
yaratma sanatındaki incelik her detayda karşımıza çıkar. Bunları hikmet
gözüyle değerlendirip, takdir etmek ise ancak Allah'a samimi
yönelenlerin davranışıdır. Bu önemli gerçek, Kuran’da şöyle bildirilir:
O,
size ayetlerini gösteriyor ve sizin için gökten rızık indiriyor. İçten
(Allah'a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Mü’min Suresi, 13)
(*)Kaynak: New Scientist, 17 Eylül 2005, sayfa 13
Ziraat Mühendisi Karıncalar
Allah’ın
varlığını ve sonsuz kudretini gözler önüne seren deliller yaşadığımız
her ortamda bulunmaktadır. Allah Kuran’da insanları sürekli olarak
göklerdeki, yerdeki ve ikisinin arasındaki yaratılış delillerini
düşünmeye davet eder.
Şüphesiz,
göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde,
insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın
yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her
canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer
arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir
topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)
Karıncalar
da, Allah’ın yarattığı, kusursuz özelliklere sahip canlılardan bir
tanesidir. Karıncalar üzerine pek çok bilimsel araştırma yapılmış, bu
araştırmalar neticesinde ziraî bazı yetenekleri olduğu keşfedilmiştir.
Örneğin; diğer adı “atta” olan yaprak kesici karıncaların,
koparttıkları yaprak parçalarını başlarının üstünde yuvalarına
taşıyarak, mantar yetiştirmek için kullandıklarını, hayretle
keşfetmişlerdir. Bazı karınca türlerinin de, bitkilerin besleyici
sularını kullanabilmek için yaprak bitlerini sürü halinde bir arada
tuttukları keşfedilmiştir. Son yıllarda yapılan araştırmalar ise,
karıncaların bunların da ötesinde bir zirai bilgiye sahip olduklarını
göstermiştir.
Amazon
yağmur ormanlarında yaşayan Myrmelachista schumanni cinsi karıncaların,
yaşadıkları bölgede, sadece tek bir cins ağacın yetişmesine izin
verdikleri, farklı cinste ekilen ağaçları, vücutlarında ürettikleri
formik asitle zehirleyip, kuruttukları gözlemlenmiştir. Karıncanın ağaç
seçmesinin nedeni ise, sadece bu tür ağaçlarda yuva kurmasıdır.
Myrmelachista schumanni türü
karıncaların, bu şaşırtıcı ağaç seçme yöntemini incelemek için,
karıncaların yaşadığı ve içinde sadece Duroia hirsuta cinsi ağacın
bulunduğu bölgeye, Amazon sediri fidanları ekildi. Ancak bu fidanların
bir kısmını karıncalardan koruyacak şekilde, bir kısmını ise herhangi
bir koruma olmadan yerleştirildi. Beş gün içinde işçi karıncaların
korunmaya alınmayan fidanları, vücutlarında ürettikleri formik asitle
zehirleyip, kuruttuklarını gözlemlemişlerdir. Böylece, yaşadıkları
alanı yabancı ağaçlardan temizleyen karıncalar, kendileri için yuva
olan Duroia hirsuta ağacının gelişmesi için gerekli alanı sağlamış
olurlar. Karıncanın sanki bir kimyager gibi üstün bir şuurla hareket
ederek, formik asidi tarım ilacı olarak kullanması, Allah’ın canlıları
yaratmasındaki üstün aklın tecellilerinden sadece bir tanesidir.
Bu
makalede Allah’ın yaratma sanatının, yalnızca birkaç milimetrelik bir
canlı türü üzerindeki ayetinden bir örnek verdik. Karıncalarla ilgili
verilebilecek daha yüzlerce örnek vardır. Ancak sadece bir örnek bile,
bu mucizelerin Sahibini tanımamız ve O’nun üstün yaratma gücünü
tefekkür etmemiz için yeterlidir. Allah, yegane yol göstericimiz olan
Kuran’da, bunun önemini şöyle bildirmektedir:
Yeri
de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz
alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik. (Bunlar,)
'İçten Allah'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir
zikirdir. (Kaf Suresi, 7-
(*) New Scientist magazine, 24 Eylül 2005
Allah’ın Hayvanlarda Tecelli Ettirdiği Aklın Güzel Bir Örneği: Sinekkuşları
Doğadaki
canlıların tümü, yaşamlarını sürdürebilmek için akıl gerektiren
davranışlarda bulunurlar. Yetenek, beceri, üstün manevra kabiliyeti
gibi tanımlamalarla adlandırabilecek bu davranışların ortak özelliği
ise, her birinin mutlak surette akıl gerektiren davranışlar
olmalarıdır. Bir insanın ancak öğrenme, beceri ve tecrübe gibi
özelliklerle kazanabileceği yetenekler, bu canlılarda doğdukları andan
itibaren vardır.
Yapılan
birçok bilimsel araştırma, canlıların yaptıkları akıl gerektiren
davranışları anlamamıza vesile olmaktadır. Bu araştırmalar neticesinde
dünyadaki canlılığın ve yaratılan her şeyin birbiri ile olan kusursuz
uyumunun, tesadüflerle açıklanamayacak kadar mükemmel olduğunu görür,
Allah’ın büyüklüğünü daha iyi kavrarız. Bu araştırmalardan bir tanesi
de, İngiliz ve Kanadalı bilim adamlarının ortak olarak, sinekkuşları
ile yaptığı çalışmadır. Araştırmanın sonucu sinekkuşlarının sanılandan
çok daha zeki olduğunu ortaya koymuştur. Journal of Current Biology
dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, havada sabit durarak
beslenen sinekkuşlarının ne zaman ve hangi çiçeklerden nektar
aldıklarını hatırlayabildikleri belirlendi.
Araştırma
Kanada'nın Rocheuses dağlarında, 3 tane erkek sinekkuşunun, 8 tane
yapay çiçekten beslenme zamanları incelenerek yapıldı. Bilimadamları 8
yapay çiçekten 4'üne 10 dakika arayla, diğer 4'üne ise 20 dakika arayla
nektar koydu. Sinekkuşlarının, 10 dakika arayla nektar koyulan
çiçeklere 10 dakika sonra, 20 dakika arayla nektar koyulanlaraysa, 20
dakika sonra geldikleri gözlemlendi. En küçük göçmen kuş olarak bilinen
sinekkuşları, yaklaşık 3.2 gr ağırlığındadır. Her yıl 6.000 km’den
fazla yol kateden sinekkuşları, bu yolu katedebilmek için güçlerini çok
akılcı kullanmaları gerekmektedir. Kanada'nın Alberta eyaletindeki
Lethbridge Üniversitesi'nden Profesör Andrew Hurly “Bu yeteneğin Kanada
ve Meksika arasında 1500 km yolu uçabilmek için güçlerinden tasarruf
etmeleri gereğine bağlı olabileceğini, çiçeklere nektar kalmadığında
gelselerdi çok enerji kaybedeceklerdi'' demiştir.
Profesör
Andrew Hurly ayrıca ''araştırmanın, bu hayvanların sandığımızdan daha
iyi bir hafızaya sahip olduklarını ve karmaşık işleri yapmak için büyük
bir beyne sahip olmaya gerek olmadığını gösterdiğini'' belirtmiş, ''Bu
kuş, bizimkinden 7 bin kat küçük bir beyinle, yere ve zamana ilişkin
bilgileri birleştirebiliyor, bu da çok karmaşık bir olay'' demiştir.
Bu
özelliklerin tümünü onlara veren, onları akıllı davranacakları,
bilinçli hareket edecekleri şekilde yaratan güç Allah’a aittir. Allah
tüm doğadaki canlılarda sayısız örneğini gördüğümüz aklın, tek
sahibidir. Canlılara neler yapmaları gerektiğini ilham eden Allah’tır.
Hiçbir canlının davranışlarını tesadüflerle, başka herhangi bir
mekanizma ile ya da ilginç kavramlarla açıklamak mümkün değildir. Böyle
bir iddiada bulunmak ise sadece bir aldatmaca olmaktan öteye
gidemeyecektir. Allah bunu bir ayetinde bizlere şöyle bildirmektedir.
De
ki: “Siz, Allah’ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana
haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir
ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan
(dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler,
birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar. (Fatır Suresi, 40)
Kuş
yumurtalarının üzerindeki beneklerin, bugüne kadar sadece kamuflaj
açısından elverişli olduğu düşünülürdü. Ancak yapılan son araştırmalar,
bu beneklerin aynı zamanda mekanik bazı işlevlerinin de olduğunu ortaya
çıkardı.
Allah yumurtayı
çok dayanıklı olarak yaratmıştır. Yumurtanın kabuğu, hem gelişmekte
olan civcivi dış darbelere karşı koruyacak ve hem de kuluçkaya yatan
annenin ağırlığını kaldırabilecek güçtedir. Ancak bazı bölgelerin
toprakları kalsiyum oranı açısından zayıftır. Bu bölgelerdeki kuş
yumurtalarının kabuklarında da, kalsiyum eksikliği görülmektedir. Bu
eksiklik yumurtaların bazı noktalarda daha kırılgan olmasına,
dayanıklılığının azalmasına neden olur. Ancak bu bölgelerde bulunan
yumurtaların bir başka dikkat çekici özelliği daha vardır. Bu
yumurtaların kabuklarının üzerinde oldukça fazla sayıda benekler
vardır.
Oxford Üniversitesi'nden Andrew Gosler ve ekibi, benekli yumurtaları olan Büyük Baştankara (Parus major)
kuşları üzerinde bir çalışma yapmışlardır(*). Andrew Gosler ve ekibi,
90 yumurta kabuğu üzerindeki desenleri incelemiş ve beneklerin yumurta
kabuğunun en zayıf olduğu noktaların üzerinde bulunduğunu tespit
etmişlerdir. Kalsiyum eksikliği nedeniyle kabuğun belli noktalarında
oluşan zayıflık, beneklerle desteklenerek kabuk güçlendirilmektedir.
Bilinç ve şuur sahibi olmayan bir yumurta, neslinin devamı için
kabuğunu güçlendirmesi gerektiğini nereden bilmektedir? Hiç kuşkusuz
yumurtanın her ayrıntısına sahip olan üstün akıl sahibi olan Yüce
Rabbimiz, kabuğu güçlendirecek mekanizmayı da en güzel biçimde
düzenlemiş ve nesillerin devamını garanti altına almıştır. Bu hikmetli
yaratılış, her canlının Allah’ın kontrolünde olduğunun ve en kusursuz
şekilde yaratıldığının delillerindendir Allah bir Kuran ayetinde şöyle
bildirir:
O'nun,
alnından yakalayıp-denetlemediği hiç bir canlı yoktur. Muhakkak benim
Rabbim, dosdoğru bir yol üzerinedir (dosdoğru yolda olanı
korumaktadır.) (Hud Suresi, 56)
Allah'ın
yaratma sanatındaki incelik her detayda karşımıza çıkar. Bunları hikmet
gözüyle değerlendirip, takdir etmek ise ancak Allah'a samimi
yönelenlerin davranışıdır. Bu önemli gerçek, Kuran’da şöyle bildirilir:
O,
size ayetlerini gösteriyor ve sizin için gökten rızık indiriyor. İçten
(Allah'a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez. (Mü’min Suresi, 13)
(*)Kaynak: New Scientist, 17 Eylül 2005, sayfa 13
Ziraat Mühendisi Karıncalar
Allah’ın
varlığını ve sonsuz kudretini gözler önüne seren deliller yaşadığımız
her ortamda bulunmaktadır. Allah Kuran’da insanları sürekli olarak
göklerdeki, yerdeki ve ikisinin arasındaki yaratılış delillerini
düşünmeye davet eder.
Şüphesiz,
göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün ard arda gelişinde,
insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın
yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her
canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer
arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir
topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)
Karıncalar
da, Allah’ın yarattığı, kusursuz özelliklere sahip canlılardan bir
tanesidir. Karıncalar üzerine pek çok bilimsel araştırma yapılmış, bu
araştırmalar neticesinde ziraî bazı yetenekleri olduğu keşfedilmiştir.
Örneğin; diğer adı “atta” olan yaprak kesici karıncaların,
koparttıkları yaprak parçalarını başlarının üstünde yuvalarına
taşıyarak, mantar yetiştirmek için kullandıklarını, hayretle
keşfetmişlerdir. Bazı karınca türlerinin de, bitkilerin besleyici
sularını kullanabilmek için yaprak bitlerini sürü halinde bir arada
tuttukları keşfedilmiştir. Son yıllarda yapılan araştırmalar ise,
karıncaların bunların da ötesinde bir zirai bilgiye sahip olduklarını
göstermiştir.
Amazon
yağmur ormanlarında yaşayan Myrmelachista schumanni cinsi karıncaların,
yaşadıkları bölgede, sadece tek bir cins ağacın yetişmesine izin
verdikleri, farklı cinste ekilen ağaçları, vücutlarında ürettikleri
formik asitle zehirleyip, kuruttukları gözlemlenmiştir. Karıncanın ağaç
seçmesinin nedeni ise, sadece bu tür ağaçlarda yuva kurmasıdır.
Myrmelachista schumanni türü
karıncaların, bu şaşırtıcı ağaç seçme yöntemini incelemek için,
karıncaların yaşadığı ve içinde sadece Duroia hirsuta cinsi ağacın
bulunduğu bölgeye, Amazon sediri fidanları ekildi. Ancak bu fidanların
bir kısmını karıncalardan koruyacak şekilde, bir kısmını ise herhangi
bir koruma olmadan yerleştirildi. Beş gün içinde işçi karıncaların
korunmaya alınmayan fidanları, vücutlarında ürettikleri formik asitle
zehirleyip, kuruttuklarını gözlemlemişlerdir. Böylece, yaşadıkları
alanı yabancı ağaçlardan temizleyen karıncalar, kendileri için yuva
olan Duroia hirsuta ağacının gelişmesi için gerekli alanı sağlamış
olurlar. Karıncanın sanki bir kimyager gibi üstün bir şuurla hareket
ederek, formik asidi tarım ilacı olarak kullanması, Allah’ın canlıları
yaratmasındaki üstün aklın tecellilerinden sadece bir tanesidir.
Bu
makalede Allah’ın yaratma sanatının, yalnızca birkaç milimetrelik bir
canlı türü üzerindeki ayetinden bir örnek verdik. Karıncalarla ilgili
verilebilecek daha yüzlerce örnek vardır. Ancak sadece bir örnek bile,
bu mucizelerin Sahibini tanımamız ve O’nun üstün yaratma gücünü
tefekkür etmemiz için yeterlidir. Allah, yegane yol göstericimiz olan
Kuran’da, bunun önemini şöyle bildirmektedir:
Yeri
de (nasıl) döşeyip-yaydık? Onda sarsılmaz dağlar bıraktık ve onda 'göz
alıcı ve iç açıcı' her çiftten (nice bitkiler) bitirdik. (Bunlar,)
'İçten Allah'a yönelen' her kul için 'hikmetle bakan bir iç göz' ve bir
zikirdir. (Kaf Suresi, 7-
(*) New Scientist magazine, 24 Eylül 2005
Allah’ın Hayvanlarda Tecelli Ettirdiği Aklın Güzel Bir Örneği: Sinekkuşları
Doğadaki
canlıların tümü, yaşamlarını sürdürebilmek için akıl gerektiren
davranışlarda bulunurlar. Yetenek, beceri, üstün manevra kabiliyeti
gibi tanımlamalarla adlandırabilecek bu davranışların ortak özelliği
ise, her birinin mutlak surette akıl gerektiren davranışlar
olmalarıdır. Bir insanın ancak öğrenme, beceri ve tecrübe gibi
özelliklerle kazanabileceği yetenekler, bu canlılarda doğdukları andan
itibaren vardır.
Yapılan
birçok bilimsel araştırma, canlıların yaptıkları akıl gerektiren
davranışları anlamamıza vesile olmaktadır. Bu araştırmalar neticesinde
dünyadaki canlılığın ve yaratılan her şeyin birbiri ile olan kusursuz
uyumunun, tesadüflerle açıklanamayacak kadar mükemmel olduğunu görür,
Allah’ın büyüklüğünü daha iyi kavrarız. Bu araştırmalardan bir tanesi
de, İngiliz ve Kanadalı bilim adamlarının ortak olarak, sinekkuşları
ile yaptığı çalışmadır. Araştırmanın sonucu sinekkuşlarının sanılandan
çok daha zeki olduğunu ortaya koymuştur. Journal of Current Biology
dergisinde yayımlanan araştırma sonuçlarına göre, havada sabit durarak
beslenen sinekkuşlarının ne zaman ve hangi çiçeklerden nektar
aldıklarını hatırlayabildikleri belirlendi.
Araştırma
Kanada'nın Rocheuses dağlarında, 3 tane erkek sinekkuşunun, 8 tane
yapay çiçekten beslenme zamanları incelenerek yapıldı. Bilimadamları 8
yapay çiçekten 4'üne 10 dakika arayla, diğer 4'üne ise 20 dakika arayla
nektar koydu. Sinekkuşlarının, 10 dakika arayla nektar koyulan
çiçeklere 10 dakika sonra, 20 dakika arayla nektar koyulanlaraysa, 20
dakika sonra geldikleri gözlemlendi. En küçük göçmen kuş olarak bilinen
sinekkuşları, yaklaşık 3.2 gr ağırlığındadır. Her yıl 6.000 km’den
fazla yol kateden sinekkuşları, bu yolu katedebilmek için güçlerini çok
akılcı kullanmaları gerekmektedir. Kanada'nın Alberta eyaletindeki
Lethbridge Üniversitesi'nden Profesör Andrew Hurly “Bu yeteneğin Kanada
ve Meksika arasında 1500 km yolu uçabilmek için güçlerinden tasarruf
etmeleri gereğine bağlı olabileceğini, çiçeklere nektar kalmadığında
gelselerdi çok enerji kaybedeceklerdi'' demiştir.
Profesör
Andrew Hurly ayrıca ''araştırmanın, bu hayvanların sandığımızdan daha
iyi bir hafızaya sahip olduklarını ve karmaşık işleri yapmak için büyük
bir beyne sahip olmaya gerek olmadığını gösterdiğini'' belirtmiş, ''Bu
kuş, bizimkinden 7 bin kat küçük bir beyinle, yere ve zamana ilişkin
bilgileri birleştirebiliyor, bu da çok karmaşık bir olay'' demiştir.
Bu
özelliklerin tümünü onlara veren, onları akıllı davranacakları,
bilinçli hareket edecekleri şekilde yaratan güç Allah’a aittir. Allah
tüm doğadaki canlılarda sayısız örneğini gördüğümüz aklın, tek
sahibidir. Canlılara neler yapmaları gerektiğini ilham eden Allah’tır.
Hiçbir canlının davranışlarını tesadüflerle, başka herhangi bir
mekanizma ile ya da ilginç kavramlarla açıklamak mümkün değildir. Böyle
bir iddiada bulunmak ise sadece bir aldatmaca olmaktan öteye
gidemeyecektir. Allah bunu bir ayetinde bizlere şöyle bildirmektedir.
De
ki: “Siz, Allah’ın dışında taptığınız ortaklarınızı gördünüz mü? Bana
haber verin; yerden neyi yaratmışlardır? Ya da onların göklerde bir
ortaklığı mı var? Yoksa Biz onlara bir kitap vermişiz de onlar bundan
(dolayı) apaçık bir belge üzerinde midirler? Hayır, zulmedenler,
birbirlerine aldatmadan başkasını vadetmiyorlar. (Fatır Suresi, 40)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz